Saplanıp kalmak bir yerlerde. Bir şişenin içinde ağzı
mantarla
tıkanmış
şekilde yaşamak.
Saplanıp
kalmak bu dünyada vasatlığın çamurunda .
İçinden hiç
bir şey yapmak istememek, heyecanını yitirmek,yaşadığının bile farkına varmamak
ta ki kaybetme ihtimali ve ölüm kapıya
gelene
kadar.
Kendinden
kaçmak, başkalarından kaçmak, saplanıp kalmak kurallarda, yapılması
gerekenlerde, olması lazım gelenlerde. Yapılması
gerekenlerle
yapmak istenenler arasında bir yerlere saplanıp kalmak.
Dışarda
hayallerden oluşan bir dünya beklerken, sallanıp kalmak
kendi
yüreğinde, beyninin kıvrımlarında, midenin krampında, gırtlağında bir yerlerde.
Büyük
sonsuz heyecanları taşıyan bir dünya bekliyor bizi. Biz de
zincirlerimizi
kırmayı, şişelerden çıkmayı, heyecanımızı yeniden ya-
kalamayı
bekliyoruz.
İhtiyacımız
olan sadece kısır döngüyü kırmak. Kendi yolunda yürüyen insan endişe duymaz.
Biz duyuyoruz oysa. Başkalarının gittiği
yoldan
gittiğimiz zaman acı çekiyoruz. Amerikayı yeniden keşfetme-
mek için
izleri takip ediyoruz ve yitip gidiyoruz ayak izlerinin
derinliklerinde.
Planlanmış
hayatlar yaşamaya çalışıyoruz. Düz bir çizgide ilerle-
yerek
hayattan keyif almaya çalışıyoruz. Yanılıyoruz.
Kendi
yolunda ilerleyen insan pişman olmaz yaptıklarından. Piş-
manlık
yapmadıklarımız yapamadıklarımız için duyulur.
Pişmanız
biz de asla cesaret edip okyanuslara açılamadığımız için.
Pişmanız
sığ limanlarda sığ suların balığı olarak yaşamaya kendimizi mahkum ettiğimiz
için.
Neden
insanlar oldukları yerlere ve ellerinde olanlara çakılıp kalırlar?
Bilinmeyenden
korktukları için mi?
Başarısız
olmamak, ellerindekinden de olmamak için mi?
Fakat böyle
yaparak zaten başarısız oluyorlar.
Sığ sularda
yüzüyorlar. Derinlere gitmekten korkuyorlar.
Eğer
bunları özgür iradeleri ile mutlu şekilde yapıyorlarsa sorun
yok.
Çakılıp
kalmak kendimizi güvende hissettiğimiz bir alanda kalma-
mıza neden
olur. Denemekten çekinir, düşünmeyiz bile. Başarısız
olacağımızdan
korkarız, acı çekmekten, elimizdekilerden de olmak-
tan
korkarız.
Başarısız
olmak belki acı verecektir ancak bizi gün geçtikçe küçül-
tecektir.
Rahatlık alanınız içinde kalarak başarılı olan insan sayısı
yok denecek
kadar azdır.Başarı derin sulara gitmenizi gerektirir.
Başarı için
sizi, sizi huzursuz edecek, rahatsız edecek bilinmeyen sulara
yönelmeniz
gerekecektir.
Yatağın
hangi tarafında yatıyorsunuz?
Sofrada
hangi sandalyeye oturuyorsunuz?
Salonda
hangi koltuk veya kanepe sizin?
Kolunuzu
kavuşturn. Hangi kolunuz üstte, sağ mı sol mu?
Tüm bunlar
alışkanlıklarımız olmuştur. Farkında olmadan öğrenmişizdir. Her sabah aynı
tarafa yattığınızı, aynı koltuğa oturduğunuzu, hep aynı kolunuzun üste
geldiğini göreceksiniz. Şimdi farklı
yerlere
oturmayı, farklı tarafta yatmayı deneyin, kolunuzu ters şekilde kavuşturmayı
deneyin.
Neler
hissediyorsunuz? Rahatsızlık mı?İçinizden eski yerinize geç-
mek, eski
hareketi yapmak gelmiyor mu?
İşte
rahatlık alanı budur.
Basit
şeylerde bile bize rahatsızlık hissettiren benzer alışkanlıklar,
düşünce
kalıpları isteklerimize doğru adım atmamızı engeller.
Sıradan
olmak, vasat yaşamlar sürmek size yetiyorsa ve bunu kendinize kabul
ettirmişseniz yapacak bir şey yok. Yoksa neden sıradan olmak bize yetiyor?
Yürünmüş
yollardan yürümeyi değil kendi yolunuzu oluşturmayı
deneyin bir
kez de.
Bırakın
kıyıyı. Derinlere açılın.
Bir kez
açılın bakın neler yapabileceksiniz siz de şaşıracaksınız.
Nietzsche
Bana
anlatma sakın
Riske
girseydin eğer
Yola
çıksaydın eğer
Neler
yapardın neler
Bana
anlatma sakın
Yelken
açsaydın eğer
Özgür
olsaydın eğer
Neler
yapardın neler
Sen
iskeleye bağlı
Fırtınalardan
yoksun
Tatlı
rüzgara razı
Ben açık
denizlerdeyim
Deniz bu
belli olmaz
Huyunu
seveyim
Bana
anlatma sakın
Riske
girseydin eğer
Yola
çıksaydın eğer
Neler
yapardın neler...
-------------------------------
Öyle bir
hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de
gördüm, cehennemi de.
Öyle bir
aşk yaşadım ki,
Tutkuyu da
gördüm, pes etmeyi de,
Bazıları
seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir
sahne buldum oynadım.
Öyle bir
rol vermişler ki,
Okudum
okudum anlamadım.
Kendi
kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım,
hem güldüm kendi halime,
Sonra dedim
ki ;söz ver kendine;
Denizleri
seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek
istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı
seviyorsan, düşmeyi da bileceksin.
Korkarak
yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Öyle bir
hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım.
Öyle çok
değerliymiş ki zaman,
Hep acele
etmem bundan, anladım...
http://www.isimsizsevda.com/
sistesinden alıntıdır.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder