Kendi kendinize oluşturduğunuz engelleri aşmak için, yapmaktan sakındığınız
davranışın başarılı olabileceğine dair tek bir kanıt yeterli olacaktır.
Napoleon Hill, ‘Düşün ve Zengin Ol’ adlı kitabında “İnsan,
aklının düşünebildiği ve inandığı her şeyi başarabilir” diyor. Uçaklar, uzay
yolculukları, lazer, hastalıkların kökünün kurutulması ve hatta akıllı
telefonlar Hill’in bu gözleminin doğruluğunu ispat ediyor.
Diğer taraftan Henry Ford “Yapabileceğini düşünen de,
yapamayacağını düşünen de, haklıdır” diyerek bize bir şey hatırlatmak
istiyor. Her iki gözlem de inancın gücü hakkında yapılmış yorumlar.
Bir işe kalkışıp da istediğiniz sonucu elde edemeyince ne yapıyorsunuz?
Başarabileceğinizi düşünüp tekrar deniyor musunuz? Veya başaramayacağınızı
düşünüp vaz mı geçiyorsunuz? Eğer yapabileceğine inananlardansanız, başarana
kadar tekrar tekrar denersiniz. Ancak yapamayacağını düşünenlerdenseniz cevabı
tahmin etmek pek de zor değil!
Hepimiz hayata yapabilme inancı ile başlarız, başlangıçta yapamamaya dair
inançlarımız yoktur. Eğer böyle olmasaydı pek azımız yürümeyi, konuşmayı,
ayakkabısını bağlamayı, okumayı, yazmayı ya da bisiklete binmeyi öğrenebilirdi.
Yapabilmeye dair inancımız, yaşantımızı şekillendiren becerilerimizin ve
davranışlarımızın gelişmesine sebep olmuş ve olmaya devam etmektedir.
Sıkça tekrarlanan davranışlar bir süre sonra refleks haline gelir. Farkında
olmadan, düşünmek ve bir karar vermek zorunluluğu hissetmeden, olması gereken
davranışı gerçekleştiririz. Arabanızla kırmızı ışığa yaklaşırken, ışığa ne
kadar kala ve hangi güçle fren pedalına bastığınızda arabanın ne kadar mesafe
ve zamanda duracağını önceden düşünüp hesaplar mısınız? Yoksa sadece frene mi
basarsınız? Aslında tüm sürücüler analiz-karar-eylem sürecini
otomatikleştirerek davranış etkinliğini artıran ve istem dışı olan pek çok
beceri geliştirir.
Peki, yapamama inancından kaynaklanan “davranışlar” yani atalet için ne
demeli? Bir ya da iki kere girişimde bulunduktan sonra, arzuladığınız sonucu
elde edemeyip ve nedense asla yapamayacağınıza kendinizi inandırdığınız oldu
mu? Farkında olmadan bununla da ilgili istem dışı bir beceri geliştirdiniz mi,
acaba? Gerçekten o sonucu elde edecek becerilere sahip değil misiniz? Yoksa
yapamama inancınız, tekrar girişimde bulunmanızı engelliyor ve hiç düşünmeden
vaz mı geçiyorsunuz? Bu gibi hallerde aşağıdaki benzer davranışları sergiliyor
musunuz?
Proaktif müşteri yaraması yapmak; Müşteri adaylarından karar vermesini ve
taahhütte bulunmasını istemek; Müşterilerden referans istemek; İrtibatı kesen
müşterilerle yeniden temasa geçmek; Umut vaat eden ancak sürüncemede kalan
fırsatlardan kaçınmak.
Eminim bu listeye siz de pek çok madde ekleyebilirsiniz.
Neden davranışlarınızı kısıtlayan bu yapamama inancına sıkı sıkıya
bağlısınız? Ne yaptığınız, ne öğrendiğiniz ve nasıl uyguladığınıza bakmaksızın
hiç bir şeyi değiştiremeyeceğiniz sonucuna nasıl vardınız? Bu kararınızı
destekleyen geçerli ve güvenilir bir kanıtınız var mı? Yoksa farklı koşullar
altında gerçekleşmiş, becerilerinizin ve deneyiminizin tam gelişmediği
zamanlarda elde ettiğiniz tecrübelere dayanarak mı bu karara vardınız?
Geçmişteki olumsuz tecrübelerinize dayanarak geliştirdiğiniz ‘yapamam’
inancının, mevcut davranışlarınıza etki etmesine müsaade ederseniz, elde
edebileceğiniz muhtemel başarılara ulaşmanızda kendi kendinize engeller
yaratmış olursunuz. Bu inanç, sadece iş hayatında değil, özel hayatınızda da
başarıya ulaşmanızı engeller.
Kendi kendinize oluşturduğunuz bu engelleri aşmak için, yapmaktan
sakındığınız davranışın başarılı olabileceğine dair tek bir kanıt yeterli
olacaktır: “Eğer birileri başarabiliyorsa, muhtemelen siz de başarmayı
öğrenebilirsiniz.” Ancak, ‘yapamam inancını’, ‘yapabilirim inancına’ veya en
azından ‘bir kere daha denemeliyim inancına’ dönüştürmedikçe bu gerçekleşmeyecektir.
“Yapamam inancını” ortadan kaldırmak için, öncelikle kendi kendinizi
şartlandırarak yapmaktan kaçındığınız, size faydalı sonuçlar sağlayabilecek
davranışları tanımlamalısınız. Sonrasında asgari uzmanlık becerileri ile
yapacağınız bu davranışların sonuçlarını değerlendirmelisiniz. Ne kadar zarar
görebilirsiniz ki? Eğer zararınız yıkıcı boyutlarda değilse ki genelde olmaz, yeniden
denememek için her hangi bir sebebiniz var mı?
“Yapamam
inancından”, “yapabilirim inancına” dönüşebilmekle
ilgili işinizi
kolaylaştıracak küçük bir
sır vereyim mi?
İşlerinizi “kusursuz” yapmanız şart değildir, onları “yeteri kadar iyi”
yapmanız yeterlidir. Asgari uzmanlık becerisi ile iş yapılması, hiç iş yapılmamasından
iyidir.
Kendinize “yeteri kadar iyi” iş yapma izni vermeniz, en azından başlamak
için size bir fırsat tanır. Böylece kusursuzlaşma yolunda ilk adımı atmış
olursunuz.
“İnsanoğlunun en büyük keşiflerinden biri, onu en çok şaşırtan şey, yapamamaktan
korktuklarını yapabileceğini keşfetmesidir.” ― Henry Ford